top of page

Yapay Zeka



YAPAY ZEKANIN HUKUKİ STATÜSÜ VE SORUMLULUĞU

İlerleyen teknolojinin günümüzdeki en tartışmalı ürünlerinden biri olan yapay zeka, hukuk dünyasında da gündeme oturmuş durumda. Deneyimlerinden öğrendikleriyle yeni sonuçlar çıkaran, karar veren, çözümler üreten bu sistem hakkında gerekli hukuki düzenlemeler henüz yapılamamış olsa da, çeşitli yapay zeka deneyimleri bunun aciliyetini gözler önüne seriyor.


2015 yılında, Almanya’da bir otomobil üretim fabrikasında, araç parçalarını birleştiren bir robot, bir işçiyi tutup metal bir plakaya çarptırarak ölümüne sebep oldu. 2016 yılında ise bir bilişim şirketinin geliştirdiği yapay zeka, bir sosyal medya platformu üzerinden insanlarla iletişime geçti ve onlardan öğrendiği ırkçı, cinsiyetçi yaklaşımı hızla öğrenip saatler içinde yaptığı binlerce paylaşımda ırkçı ve cinsiyetçi söylemlerde bulundu.


Bunlar ve benzeri nitelikteki sayısız örnek sonucunda, yapay zekanın hukuki statüsünün ve sorumluluğunun belirlenmesi gerekliliği oluşmuştur. Türk hukukuna göre, hak ve borçların doğabilmesi için kişilik sahibi olmak gerekir. Gerçek kişi statüsü insana özgülendiğinden yapay zekaya gerçek kişi statüsünün verilemeyeceği hususunda doktrinde fikir ayrılığı yoktur.


Yapay zekanın tüzel kişilik sahibi olup olamayacağı tartışmalıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre tüzel kişiliğin fiil ehliyeti kazanabilmesi için organlarının oluşmuş olması gerekir. Buradan anlaşılacağı üzere tüzel kişiliğin kendi fiilleriyle hak kazanması veya borç altına girmesi, insanlardan oluşan organları aracılığıyla mümkün olmaktadır. Bu bağlamda yapay zekayı geliştiren/kullananın bir organ niteliği taşıyabileceği öne sürülmüşse de; yapay zekanın kendisi, geliştirenin müdahalesi olmaksızın karar verme, fikir ve çözüm üretme becerilerine sahiptir.


Yapay zekanın eşya olarak değerlendirildiği görüşe göre, yapay zeka hak ve borç altına giremeyen, mülkiyeti bir kişiye ait olan bir objedir. Bu sınıflandırmada da yapay zekanın bilişsel yetenekleri göz ardı edilmektedir. Ünlü bir roman serisine yeni bölümler yazmak, beste yapmak, makale yazmak gibi becerileri olan yapay zekayı, yalnızca bir obje statüsüne indirgeyip bu kadar pasifize etmenin ilkel bir yaklaşım olduğu yönünde eleştiriler vardır. Yaşanan örneklerin yaşanabilecek durumlara işaret ettiğini göz önünde bulundurulunca, öğrenme ve uygulama/üretme hızı insanınkinden çok daha yüksek olan bu sistemlerin ne kadar büyük zararlar doğurabileceği anlaşılabilir.


Yapay zekaya “eşya” veya “köle” statüsü atfedilmesine yönelik birtakım görüşler de bildirilmiştir. Yapay zekanın köle olarak değerlendirilmesine ilişkin görüş, modern hukuk sistemlerinin ışığında, fazlasıyla eleştirilmiştir. Hem ortadan kaldırılmış bir statüyü tekrar gündeme getirmeye çalışan hem de yine yapay zekayı eşya gibi pasifize eden bir yaklaşım olduğundan çoklukla reddedilmektedir.


Avrupa Parlamentosu Hukuk İşleri Komisyonu Robotik Tavsiye Raporu’nda, yapay zeka için birtakım haklar ve sorumluluklar öngörülmüştür. Robotlara ve yapay zekaya sahip cihazlara “elektronik kişilik” tanınması ve sorumluluğa ilişkin ileride yapılacak yasal düzenlemeler hazırlanırken göz önünde bulundurulması için Anglo-Sakson hukukundan da faydalanarak çeşitli hukuki çözümler önermiştir.


Rapora göre, yapay zekanın mülke zarar verme dışında vereceği olası bir zararda, mağdur tarafın alacağı tazminat, zarar verenin insan olmamasına dayanılarak kısıtlanmamalıdır. Ayrıca kusursuz sorumluluk yaklaşımı mı yoksa risk yönetimi yaklaşımı mı uygulanacağına karar verirken derinlemesine bir değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Kusursuz sorumlulukta yapay zekanın sorumluluğu söz konusu olduğunda, zararın gerçekleştiğinin ispatı ve yapay zekanın zarar verici fiili ile diğer tarafın zararı arasında illiyet bağının var olması gerekir. Risk yönetimi bakımından ise ihmali davranışıyla zarara sebep olan kişi (yapay zeka) değil, riski en aza indirebilecek ve ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçlarla baş edebilecek kişinin dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır.


Somut olaya göre sorumlu olan taraf belirlendikten sonra, yapay zekanın eğitimine ve otonomluk düzeyine bağlı olarak sorumluluğun belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Yapay zeka teknolojisinin değişken ve ilerleyen bir hareketi olduğundan standart bir sorumluluk formülize edilmemiş ve yapay zekanın öğrendiklerine, otonomluğuna göre sorumluluğun belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Buna göre, geliştirici ne kadar fazla eğitir, ne kadar çok komut verirse sorumluluğu da o derecede artmalıdır. Ancak, yapay zekanın hangi eylemini kendi başına hangi eylemini geliştiriciden aldığı eğitim ya da talimatla gerçekleştirdiğini ayırt etmek gerekir. Yine de, şu aşamada, sorumluluğun insanda olması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.


Bütün bunların yanında, Komisyon, motorlu taşıtlarınkine benzer, zorunlu bir sigorta sistemi önermiştir. Yapay zekanın sebep olabileceği zararları karşılaması gereken bu sigorta sisteminin kapsamadığı zararlar için de bir fon oluşturulup bu fonla desteklenmesi önerilmiştir.


Söz konusu olan, sürekli gelişen ve insan zekasına benzer şekilde öğrenme, sonuç çıkarma, karar verme, çözüm üretme gibi birçok bilişsel fonksiyonu olan otonom bir sistem olunca, hukuki statüsü ve sorumluluğu hakkında pozitif hukukun kalıplarına sığılamamakta, bu alanda yapılacak yenilikler için çeşitli görüşler ortaya çıktıkça tartışmalar alevlenerek sürmektedir.



KAYNAKÇA

[1] Avrupa Parlamentosu Hukuk İşleri Komisyonu Robotik Tavsiye Raporu

[2] Council of Europe study DGI(2019)05, Rapporteur: Karen Yeung

[3] AKKURT, Sinan Sami:Yapay Zekânın Otonom Davranışlarından Kaynaklanan Hukukî Sorumluluk

[4] BAK, Başak: Medeni Hukuk Açısından Yapay Zekânın Hukuki Statüsü ve Yapay Zekâ Kullanımından Doğan Hukuki Sorumluluk


YAZAR

Bilgi Teknolojileri Birimi

Comments


bottom of page