Giriş
Distribütörler, ürünlerini farklı bir pazarda bir aracı yardımıyla pazarlamak isteyen üretici/sağlayıcı teşebbüslerden satın aldıkları ürünleri yetkili kılındıkları coğrafyada kendi müşteri çevrelerine tekrar satmayı üstlenmiş olan bağımsız tacirlerdir. Bu anlamda sağlayıcıya karşı müşteri, hedef pazardaki müşterilere karşı ise satıcı konumundadırlar. Haberleşme ve ulaşım teknolojilerindeki hızlı gelişmeler neticesinde, uluslararası ticaretin hacminin genişlemesiyle, küresel çapta iş görmek isteyen teşebbüslerin aşina olmadıkları coğrafyalarda yer alan potansiyel pazarlardan daha etkili ve az riskli biçimde istifade etmesini ve sundukları ürünlerin başka coğrafyalarda mukim müşterilere sorunsuz biçimde ulaştırmasını sağlamak amacıyla araya sokulan aracılar büyük önem kazanmıştır. Yabancı pazarlarda etkinlik gösteren yerel bir bağımsız tacire distribütörlük yetkisi vermek bu anlamda yabancı pazarlara girmenin riskini hafifletmek isteyen teşebbüslerin sıklıkla tercih ettiği bir yoldur.
Münhasırlık Şartı ve Tekel Hakkı
Distribütörlük sözleşmelerine ekseriyetle eklenen münhasırlığa ilişkin şartlar sayesinde distribütörlere, tanımlı bir coğrafi bölgede veya belirli bir müşteri çevresine satışa tek yetkili olma veya sağlayıcının belirli ürünlerinin tek satıcısı olma hakkı tanınır. Söz konusu şartlar, distribütöre tanınan münhasır yetki kapsamındaki hususlarda tekel hakkı sağlar. Sağlayıcının distribütörün tekel hakkına ilişkin koruma yükümlülüğü, sağlayıcının o tekel bölgesine yakın bir başka bölgede yer alan distribütörler aracılığıyla distribütörün tekel bölgesine ürün tedarik edilmesinin engellenmesini içeren hükümlerin sözleşmelere eklenmesine kadar genişleyebilir. Bu anlamda distribütörlük sözleşmelerinde önemli bir yer tutan söz konusu münhasırlık şartlarının sınırlarının distribütörlük sözleşmesinde açık bir şekilde belirlenmesi, tekel bölgesinin ve tekele konu olan malların açıkça tanımlanması, gelecekteki muhtemel uyuşmazlıkların önlenmesi için hayati önem taşır.
Distribütörler genellikle sözleşmelere münhasırlık şartı eklendiyse bunun olabildiğince uzun tutulmasını arzu ederler. Bunun başlıca sebebi distribütörlerin söz konusu pazarlarda sağlayıcının ürünlerinin sürümünü artırmak amacıyla gerçekleştireceği pazarlama faaliyetlerinin zaman gerektiren faaliyetler olması ve distribütörün yoğun emeğini gerektirmesidir. Taraflar distribütörlük sözleşmelerine çift yönlü tekel haklarına ilişkin hükümler ekleyerek karşılıklı güveni tesis etme yoluna da gidebilirler. Buna göre distribütör ürünleri yalnızca distribütörlük veren sağlayıcıdan tedarik etmeyi yüklenirken, sağlayıcı da distribütöre belirli hususlarda münhasır yetki tanır.
Rekabet Hukuku Ekseninde Münhasırlık Şartları
Distribütörün satış yapabileceği bölgelerin veya müşteri gruplarının kesin sınırlarla bir başka tacir olan üretici tarafından belirlenmesi bir bağımsız tacirin serbestçe rekabet etmesini engelleyici bir oluşumu öngörüyor olması sebebiyle anti-tröst, yani rekabet hukuku düzenlemelerine, ihlal teşkil etme niteliği taşıyabilir. Distribütör ve tedarikçi arasında yer alan bu tür dikey anlaşmalarda yer alan münhasırlık şartları ABD anti-tröst düzenlemeleri anlamında per se ihlal olarak değil; rule of reason temelinde değerlendirilir. Yani söz konusu coğrafi bölgeye veya müşteri çevresine ilişkin münhasırlık şartının pazarda yaratacağı tekel etkisinin haklı kılınıp kılınamayacağı incelenir.
Buna göre distribütörlerin yalnızca belirli bir coğrafi bölgede veya belirli bir müşteri çevresine satış yapmakla sınırlandırıldığı hükümleri içeren şartların sözleşmeye eklenmesi, bölgede üreticinin markasının diğer markalarla olan rekabetini artırmak, ürünlerin sürümünü artırmak veya distribütörün söz konusu bölgedeki pazarlama çabasını korumak gibi gerekçelerle makul sınırlar içerisinde haklı kılınabildiği oranda anti-tröst yasalarının müdahalesine uğramaktan kurtulabilecektir.
Anti-tröst otoritelerinin bu yaklaşımının temelinde, söz konusu düzenlemelerin pazarda fiyatları düşürücü, ürün kalitesini ve tüketici memnuniyetine yönelik hizmetleri artırıcı etkisi yatar. Bu anlamda üreticilerin aynı marka altında faaliyet gösteren distribütörleri arasında gerçekleşen rekabeti engelleyici pratikler, distribütörlerin sınırlandıkları hususlarda ürünlerin sürümünü artırıcı faaliyetlere girişmelerine ve müşteri memnuniyetine yönelik hizmetlerini artırmalarına ve dolayısıyla pazarda markalar arası rekabetin artmasına hizmet eden ve tüketicilere olumlu yansıyan uygulamalarla sonuçlandığı sürece ihlal olarak değerlendirilmeyecektir. Distribütörlük sözleşmelerinde yer alan ve marka içi rekabeti sınırlayıcı hükümlerin ihlal teşkil edip etmediğine, söz konusu pratiklerin markalar arası rekabete olumlu etki edip etmediği penceresinden bakılır ve piyasada rekabeti artırıcı sonuçlara yol açan marka içi sınırlamalara göz yumulur.
KAYNAKÇA
YAZAR
Av. Ferhan Yıldızlı
Av. Gizem Uzunoğlu
Stj. Mert Dilmen
تعليقات