Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre 2019 yılı içerisinde ülkemizde yaklaşık 385 bin trafik kazası meydana gelmiştir. Meydana gelen bu kazaların bir kısmında hem can kaybı hem de mal kaybı yaşanmıştır. Gün geçtikçe artan araç sayısı, sürücülerin yeterli tecrübeye sahip olmayışı, hava durumu, alkol ve uyuşturucu madde etkisinde araç kullanma gibi birçok sebep trafik kazasına sebebiyet vermektedir. Trafik kazası neticesinde araç sahipleri belirli bir süre araçların yoksun kalmaktadırlar. Öyle ki kazaya karışan aracın tekrar trafiğe çıkabilmesi için onarımdan geçmesi gerekmektedir. Günümüz koşullarında, kaza geçiren bir aracın kazadan sonra tekrar trafiğe çıkma süresi yaklaşık olarak 10 gündür. Bu süre içerisinde araç sahibinin aracından mahrum kaldığı ve başka şekillerde ulaşım ihtiyacını karşıladığı da ortadadır. Türk Borçlar Kanunu’nun 49.maddesi uyarınca haksız ve hukuka aykırı bir şekilde bir başkasına zarar veren bu zararını gidermekle yükümlüdür. Birden çok taraflı trafik kazalarında da trafik kazasına sebep olan yani kusurlu olan tarafın kaza sonrasında oluşan zararı gidermekle yükümlü olduğundan söz edilebilir.
Kaza sonrasında oluşan maddi hasar, kazaya sebebiyet veren tarafın zorunlu trafik sigortasınca karşılanacaktır fakat araç sahibinin aracından mahrum kalması dolayısıyla uğradığı zararı (dolaylı zarar) zorunlu trafik sigortası karşılamamaktadır. Bu zararı tazmin etmek isteyen taraf kusurlu tarafın (sürücü veya ruhsat sahibi) bizzat kendisine başvurabilir. Yerleşik Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere araç sahibinin aracından yoksun kaldığı süre boyunca makul bir tazminata hak kazandığı açıktır (Yargıtay 17.HD. 2015/15952 E. 2016/4237 K.; Yargıtay 17.HD. 2018/4905 E. 2018/11411 K.). Bu tazminat belirlenirken ve bilirkişilerce hesaplanırken belirli kriterlerin dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre hususi araçlarda ilgili aracın onarımda geçirdiği yaklaşık süre oldukça önemlidir. Aracın emsali niteliğinde olan başka bir aracın günlük kiralama bedeli de tazminatın hesaplanması açısından öneme sahiptir. Ticari araç sahiplerinin kaza sonrasında araçlarından mahrum kalarak ticari kazanca uğramaları da muhtemeldir. Böyle bir durumda ticari kazanç kaybı oluşacaktır. Ticari kazanç kaybı hesaplanırken aracın onarımda geçirdiği süre ve araçtan günlük olarak sağlanan menfaatin parasal karşılığı önem arz etmektedir. Yukarıda anlatılan kriterlere aykırı olarak, gelişi güzel hazırlanan bilirkişi raporlarının hukuka aykırılık teşkil ettiği açıktır. Yargılama sırasında bu raporlara itiraz edilmeli ve mahkemeden/tahkimden yeni ve konusunda uzman bir bilirkişi seçilmesi talep edilmelidir. Seçilecek bilirkişilerin konusunda uzman sigorta eksperi veya makine mühendisi olmasına dikkat etmek gerekmektedir. Araç mahrumiyet tazminatı talebi kaza tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde öne sürülmelidir. Aksi takdirde ilgili tazminat hakkı zamanaşımına uğrayacaktır ve artık hak sahibi tarafından talep edilmesi mümkün olmayacaktır. Tazminatı talep sürecinin hak kaybına uğramamak adına sigorta hukuku konusunda uzman bir avukat eliyle yürütülmesi tarafların menfaatine olacaktır.
Yazar
Mehmet Tuğberk Dekak
Commenti