Bir markanın farklı kişiler eliyle yaygınlaşmasını sağlayan franchise sözleşmeleriyle artık dünyaca ünlü veya tam tersine, yerel ve mütevazı olmakla birlikte, her sokakta gördüğümüz markaların mağazaları, fast-food restoranları, birebir aynı döşenmiş iç dekorasyonu ve aynı giyinen çalışanlarıyla dikkatimizi çekiyor.
Franchise sözleşmeleri Türk hukukunda açıkça tanımlanmasa da sıkça kullanılan bir sözleşmedir. Franchise alan ve franchise veren arasında akdedilen bu sözleşme için doktrinde çeşitli tanımlamalar yapılmıştır. Yargıtay’ın tanımıysa şöyledir:
“Franchising, bir ürün veya hizmetin imtiyaz hakkına sahip tarafın belirli bir süre şart ve sınırlamalar dahilinde işin yönetim ve organizasyonuna ilişkin bilgi ve destek sağlamak suretiyle imtiyaz hakkına konu ticari işleri yürütmek üzere ikinci tarafa verdiği imtiyazdan doğan uzun dönemli ve sürekli bir iş ilişkileri bütünü olup, birbirinden bağımsız iki taraf arasında meydana getiren sözleşmesel ilişkidir.” (Yargıtay Kararı - 19. HD., E. 2001/819 K. 2001/4917 T. 25.06.2001)
Oldukça geniş olan bu tanım, farklı franchise türlerini de kapsamaktadır. Franchise sözleşmesi ile franchise alan, franchise ücreti karşılığında, malların dağıtımı için franchise verenin marka gibi fikri ve sinai haklarını kullanabilecektir. Öte yandan, ürün veya hizmetin dağıtımını franchise verenin kurallarına göre gerçekleştirmekle, sürümü artırmakla, sadakat ve özen göstermekle, sır saklamakla da yükümüdür. Franchise verense yukarıda bahsedildiği üzere franchise kapsamındaki fikri ve sinai hakları kullandırmakla, franchise alanı sisteme dahil etmek ve desteklemekle, ayrıca, franchise konusu işle alakalı bilgilendirmek ve eğitmekle yükümlüdür.
Franchise alanın, franchise verenin markasını kullanma hakkından faydalanabilmesi için franchise sözleşmesi kapsamında lisans anlaşması yapılmış olur. Nitekim, lisans sözleşmesinin unsurlarının franchise sözleşmesi içinde yer alması, franchise sözleşmesinin karma nitelikli bir isimsiz sözleşme olduğu yönündeki görüşü desteklemektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken, franchise alanın her zaman lisans hakkı elde etmeyecek olmasıdır.
Franchise sözleşmesi ile marka hakkının kullanım hakkının franchise alana verilmesinin her iki taraf için de birçok avantajı vardır. Öncelikle franchise verenin markası işletme masrafı yapılmaksızın, franchise verenin belirlediği standartlarda kullanılacaktır; dolayısıyla yaygınlaşacaktır. Bu açıdan, franchise sisteminin kuralları oldukça önemlidir. Çünkü; hizmet kalitesi, marka değerini etkileyen bir unsurdur. Hizmet standartlarını belirleyen franchise veren, markasının değerini de korurken marka kullanım hakkını franchise alana vererek markasının yaygınlaşmasını sağlayacaktır.
Bu sözleşme ile franchise alan, franchise verenin kuralları doğrultusunda çalışacağı için idari ve ticari birçok süreci en baştan planlamaktan kurtulmuş olacaktır. Çalıştığı alanla alakalı gerekli bilgiyi franchise veren sağlayacağı için deneyimsizlik çekmeyecektir. Ancak daha da önemlisi, franchise verenin markasının tanınmışlığı ve itibarından yararlanacaktır. Böylece müşteri çevresi kendiliğinden oluşacak, reklam masrafları yüksek düzeyde olmayacaktır. Büyümüş olan söz konusu markaya duyulan güven franchise alana yansıyacaktır. Gerek müşteriler gerekse iş ortakları nezdinde markanın sağladığı itibar ve güveni taşıyacak ve büyümesi kolaylaşacaktır.
KAYNAKÇA
YENİOCAK, U. (2016). Franchise Sözleşmesi. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
ALTINTAŞ, A. T., Franchise Sözleşmesinde Tarafların Borçları. Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019.
Yargıtay Kararı - 19. HD., E. 2001/819 K. 2001/4917 T. 25.06.2001
YAZAR
Av. M. Murat Gülgün
Av. Nur Sena Sevindi
Stj. Av. İlayda Yüncü
Stj. Av. İzberk Şentürk
コメント